kaçak akım rölesiakım korumaiptv satın algoogle hit botuhit botuhit botu satın algoogle hitgoogle trafik botuorganik trafik botugoogle hit botu satın alobiletaras kargo takiparas kargo takiparas kargo takipyurtiçi kargo takipyurtiçi kargo takipmng kargo takipmng kargo takipmng kargo takipyurtiçi kargo takipobilet

Sex Hikayeleri

2 hafta önce - Admin Ekledi - 231 Kez Okundu

Arkadaşımla Üvey Ablamı Sikiyoruz

Arkadaşımla Üvey Ablamı Sikiyoruz

Merhaba, ben Muhittin. Aslen Diyarbakır’ın bir köyündenim, çocukluğum orada geçti. Hikayemin kahramanı üvey ablam Zeliha benden iki yaş büyüktür, o da benimle birlikte köyde büyüdü. Zeliha ablam liseden sonra üniversiteyi kazandı ve Kütahya’ya gitti. İlk sene yurtta kaldı, sonradan oradaki bir akrabamızın kiralık dairesi boşalınca orayı tuttu ve tek başına yaşamaya başladı.

Ben okumadım, köyde ailemin çiftçilik işleriyle uğraşıyordum. Bu sebeple yaşım gelince hemen askere gittim. Askerlik yaptığım İstanbul’da tertibim Hasan vardı. Hasan Kütahya’lı olduğundan, ona, “Benim üvey ablam da Kütahya’da okuyor, Kütahya nasıl bir şehir?” diye sormamla aramızda muhabbet başlamış, zamanla da onunla çok iyi arkadaş olmuştuk.

Benim askerlik bitti ve tezkereyi alır almaz memlekete gitmedim, Kütahya yakın diye Zeliha ablamın yanına uğradım. Geleceğimden haberi vardı, bana güzel yemekler hazırlamıştı. Yemeğimizi yedikten sonra oturduk, sohbet muhabbet, özlem giderdik. Sabah kahvaltımızı yapınca o okula gitti, ben evde oturup vakit geçirdim. Hiçbir yer bilmediğim için akşam birlikte çıktık, gezdik, gece eve geldik.

Zeliha ablam 1.75 boyunda, esmer, kapalı bir kız idi. Balıketli bir fiziği vardı, ama ona çok yakışıyordu. Halen başörtüsü takıyordu, ama Kütahya’ya geldikten sonra giyimi kuşamı değişmiş ve güzelleşmişti. Çarşıya çıktığımızda erkeklerin ona bakışları dikkatimi çekmişti.

Ben geleli bir hafta olmuştu. Her akşam dışarı çıkıyorduk. O gün yine akşam dışarı çıktık, biraz gezdik. Sonra bir çay bahcesinde oturduk, çay içiyorduk. O sırada telefonum çaldı. Arayan benim tertip Hasan idi. Hemen açtım telefonu. Ben hiç izin kullanmadığım için ondan bir hafta erken gelmiştim. O da teskeresini almış şimdi Kütahya’da imiş. Bulunduğumuz çay bahçesinin yerini tarif ettim, çay kahve içeriz, biraz sohbet eder, dertleşiriz diye düşündüm.

Yarım saat olmadan Hasan yanımıza geldi. Üvey ablamla tanıştırdım. Sohbet muhabbet çay, kahve derken karnımız acıktı. Hasan, “Bildiğim çok güzel bir yer var, hem yemek yeriz hem birşeyler içeriz!” dedi ve kalktık. Çok güzel, gençlerin takıldığı bir mekana götürdü bizi. Oturduk, yemeğimizi söyledik.

Yemeklerimizi beklerken, Hasan, “İçki içelim mi?” diye sordu. “Ben her zaman içmiyorum!” dedim. Hasan, “Tertip artık sivildeyiz, biraz kafa dağıtalım! Bir iki duble Viskiden birşey olmaz!” deyince kırmadım kabul ettim. Ablam da, “Ben meşrubat içeceğim!” dedi. Hasan da, “Buranın alkolsüz kokteylleri var, çok güzel. Sana da ondan söyleyim!” dedi ve kalktı, bara gidip içecekleri söyledi. Barmen arkadaşıymış, fısıldaşarak birşeyler konuşup gülüştüler…

Siparişler geldi, yemeğimizi yiyor, içkilerimizi içiyor, sohbet ediyorduk. İkinci dubleden sonra benim kafam dönmeye başladı. Ablam ise Hasan’la sohbeti iyice koyulaştırmış, sanki 20 yıllık arkadaş gibi samimi olmuşlardı. Bir ara dans müziği çalmaya başladı. Çiftler piste çıkıp dans ediyordu. Hasan, “Ablanı dansa kaldırsana tertip!” dedi. Ben de, “Yok tertip ben anlamam, siz edin!” dedim. Benim öyle dememi bekliyorlarmış gibi hemen kalktılar ve dans etmeye başladılar.

Onlar dans ederken barmen bana bir duble daha getirdi. Onu da içince iyice bir tuhaf olmuştum. Robot gibi oturmuş etrafa bakınıyordum. Bir ara gözüm ablamla Hasan’a takıldı, Hasan elini ablamın tam götünün üstüne koymuş, ufak ufak hareketlerle okşuyordu. Dans bahanesiyle de ablamı iyice kendine çekmiş, resmen sürtünüyordu. Ablam ise Hasan’ın gözlerine bakarak gülümsüyor, birşeyler konuşuyorlardı…

Bir süre dans ettikten sonra masaya geldiler. Barmen ablama da yeni bir kokteyl getirdi. O kokteyl nasıl bir içkiyse artık, ablamın yüzü kıpkırmızı olmuş, konuşurken dili dolanıyordu. Ben zaten içkiye alışkın değildim, Hasan’ın zoruyla bir duble daha içtim ve iyice kötü oldum. Hasan hesabı ödedi, kalktık, ama ben ayakta zor duruyorum. Hasan, “Sizi evinize bırakayım!” dedi, oradan bir taksiye bindik. Yolda Hasan bir tekel bayine uğradı, sigara ve birkaç tane bira aldı. Ablam, “Daha içecek misin?” diye sordu. Hasan da, “Sizi bırakayım, bunları da evimde içeceğim!” dedi.

Eve varınca taksiden indik. Hasan taksiyle devam edecekti. Ama ben ayakta durmakta zorlanıyordum. Ablam Hasan’dan rica etti, “Yukarıya kadar yardım et, öyle gidersin!” dedi. Hasan da ücretini ödeyip taksiyi gönderdi. Ve Hasan’ın yardımıyla yukarı çıktık. Beni, üstümü bile çıkaramadan yatağıma yatırdılar. Kafam acayip dönüyordu. En iyisi uyuyayım dedim, gözlerimi kapadım. Hemen uyumuşum…

Ama aradan 15 dakika geçmeden aşırı mide bulantısı ile uyandım. Yatağın yanına kafamı zor uzatıp yere halının üzerine kustum. Kusunca biraz rahatlamıştım. Yatağa oturdum, kendime gelmeye çalışıyordum. Benim yattığım odanın kapısı açık idi, salonda ışıklar kapalı, ama TV’nin sesi geliyordu.

Biraz kendime geldikten sonra mutfaktan kağıt havlu alayım da halıyı temizleyim diye kalktım. Mutfağa giderken salona baktım. Kimse yoktu ama TV açıktı. Sehpada kapağı açık bira, yanında neskafe ve küllükte de halen yanan bir sigara vardı. Mutfağa baktım orda da kimse yoktu. Ama ablamın odasının ışığı yanıyordu, kapı kapalı idi, kapının altından ışık görünüyordu.

Bu işte bir anormallik vardı. Ablamın odasına yaklaştım, içerden tuhaf tuhaf sesler geliyordu. Anahtar deliğine eğilip baktım. İkisi de yatağa uzanmıştı. Hasan, ablamı hem okşuyor hem öpüyor, hem de yavaş yavaş soymaya çalışıyordu. Salondaki küllükte halen yanan sigaradan belli ki daha yeni odaya geçmişlerdi. Hasan, elini ablamın eteğinin altına sokmuş, bacaklarını okşaya okşaya yukarı doğru çıkıyordu. Ablam ise elini ittiriyor, sanki istemiyor gibiydi. Ama Hasan devam ediyordu…

Az sonra etek iyice sıyrılmış, esmer güzeli ablamın bacakları meydana çıkmıştı. Hasan, elini iyice yukarı çıkartmış, beyaz külodunun üstünden ablamın kabarık amını okşamaya uğraşıyordu. Hasan elini ablamın amına attıkça ablam Hasan’ın elini tutup geri çekiyordu. Fakat dudakları hiç ayrılmıyor, nefes bile almadan öpüşüyorlardı. Ablamdan yüz bulamayınca Hasan yavaşca kendi pantolonunu çıkarıp sadece boxer ile kaldı ve ablamın bacak arasına girdi. Dudaklarını emerken bir yandan da boxerden kabarıklığı belli olan yarrağını ablamın tam amının üstüne sürtüyor, onu tahrik etmeye çalışıyordu. İşe de yarıyordu, ablam amının üstünde sürtünen yarraktan iyice tahrik olmuş olacak ki, kendini iyice salmış, bacaklarını iyice aralamış, kendinden geçiyordu…

Hasan doğrulup ablamın külodunu indireceğinde, ablam, “Hasan, yapmaaaaaaa, yeter!” dedi. Hasan ise, “Daha yeni başlıyoruz, ne yeteri?” dedi. Ablam, “Muhittin duyacak, rezil olacağız, nolur bırak, yeter, bizi böyle görürse nasıl yüzüne bakarız?” dedi. Hasan, “Korkma, Mühittinin götünde pireler uçuşuyor, iki gün sonra zor uyanır!” dedi. Ablam, “Yapma Hasannnnn!” diye inliyordu. Hasan, ablamın susması için tekrar dudaklarına yapıştı. Ablam gözlerini kapatmış halde Hasan’ın dudaklarına karşılık veriyorken, Hasan tek hamlede kendi boxerini çıkardı. Yarrağı kapkara ve kocamandı. Hasan şimdi çırılçıplaktı. Ablamın ise uzun eteği beline kadar sıyrılmış, beyaz külotu biraz aşağıya inmiş, gömleğinin düğmeleri açık, başındaki başörtüsü de iyice dağılmıştı.

Ablamın memelerini sutyenden kurtaran Hasan memeleri yalayıp emmeye başlayınca ablam da artık iyice kendinden geçmişti. Hasan elini yarrağına götürdü ve ablamın külotunu az daha indirip yarrağını amının dudakları arasına sürtmeye başladı. Ablam, “Hasan nolur dur!” deyince, Hasan, “Bakire misin yoksa?” dedi. Ablam zevkten cevap bile veremiyordu, ama bakışlarından ve sevişmesinden bakire olmadığı belliydi. Hasan’ın sürtmesi ablamı çıldırtmıştı, sonunda, “Sok hadi, bakire değilim!” dedi. Bunu duyan Hasan yarrağını bir anda amının içine doğru ittirdi. Dibine kadar girince ablam, “Ohhhhh!” diye inledi.

Hasan biraz içinde bekledi, sonra yavaşça git gele başladı. Hasan’ın kalın yarrağı ablamın pamuk gibi amında gidip gelirken ablam ellerini Hasan’ın beline sarmış kendine doğru çekiyordu. Hasan ise tempoyu hiç bozmadan amının dibine dibine basıyordu. Ablamın amı zevkten sabun gibi vıcık vıcık olmuş, şapırtılar bana kadar geliyordu…

Biraz pompaladıktan sonra Hasan durup, “Beğendin mi orospu? Hoşuna gidiyor mu?” diye sordu. Ablam, “Durma nolursun, devam et aşkım! Yalvarırım devam et!” diye inledi. Hasan gülerek, “Muhittin uyanmasın? İstersen bırakalım!” dedi. Ablam sinirlenmişti, “Siksene orospu çocuğu!” diye bağırdı. Hasan yeniden sikmeye başladı. Ablamın sikilmek için böyle yalvarmasına ve böyle kelimeler kullanmasına çok şaşırmıştım. Benim namuslu sandığım ablam üniversiteye giderken orospunun hası olmuştu. Hasan’ın koca yarrağını dibine kadar alırken bana mısın demiyor, aksine zevkten inim inim inliyordu. Kim bilir ben Kütahya’ya gelmeden önce ne yaraklar yiyordu.

Biraz sonra Hasan’ın pompalama temposu iyice hızlandı. Artık benim odamda uyuyor olmam umurlarında değildi, yüksek sesle inim inim inliyorlardı. Derken ablam sara hastaları gibi titremeye ve kedi eniği gibi ciyaklamaya başladı. Az sonra da Hasan yarrağını ablamın amından çıkarıp böğürerek döllerini ablamın memelerine attırmaya başladı. Ablam da eline aldı yarağı ve tamamen boşalasıya kadar sıvazladı…

Ben hemen yavaşça odama gittim, odamın ışığını açmadan yatağa uzandım. Uyuyor numarası yapıyordum, ama gözümü tam kapamamıştım, gözlerim kısıktı ve yattığım yerden koridoru görebiliyordum. Banyo benim odanın karşısında idi. Az sonra ablam üstü giyinik halde geldi, kapıdan bana baktı ve yavaşça kapımı çekip kapadı. Sonra, Hasan’a, Gelebilirsin!” dedi. Göremiyordum ama seslerini duyabiliyordum, banyoya girmişlerdi. Duşun sesiyle karışık gülüşme sesleri geliyordu inceden. Sonra çıktılar banyodan. Gülüşerek salona gittiler. Ben artık Hasan gider diye düşünürken tam tersi oldu, az sonra gülüşerek tekrar ablamın yatak odasına girdiler ve kapıyı kapadılar.

Birkaç dakika bekledim ve yavaşça odamın kapısına çıktım. Ablamın odasından ufak ufak fısıltılar geliyordu. Herhalde Hasan üstünü giyiniyor, çıkıp gidecek diye düşünürken dayanamadım ve yine kapılarının önüne gittim. Anahtar deliğinden baktım ki, Hasan halen çırılçıplak, bir elinde sigara diğer elinde bira var, yatakta sırtını duvara yaslamış oturuyor. Ablam da çırılçıplak soyunmuş ve yatağa uzanmış, kafası Hasan’ın kucağında, eline Hasan’ın inmiş yarrağını almış, yarağa bakıp, “Küçülmüş bu!” diyerek gülüyordu.

Hasan, “Ne gülüyorsun orospu, daha yeni boşaldı, iki dakika dinlenip kendine gelsin!” dedi. Ablam, “Ben diriltirim şimdi onu!” dedi. Hasan sigarasını söndürüp, “Ya sen ne orospu çıktın, Muhittin hep senden bahsederdi, senin nasıl iyi biri olduğunu anlatırdı, harbiden iyimişsin, muamelen çok iyi!” dedi. Ablam da Hasan’a gülümsedikten sonra yarrağını okşamaya ve öpmeye başladı. Hasan arkasına yaslanmış, bir elinde birası, diğeriyle de ablamın kafasını hem okşuyor hemde yarrağına bastırıyordu…

Demin solucan gibi olan yarrak yine yılan gibi başını kaldırmıştı. Ablam yarrağın kafasından başlıyor, taşaklarına kadar yalıyor, tekrar başına çıkıp ağzına alıyordu. Birkaç dakika yaladıktan sonra damarları çıkan yarrak ablamı yine sinsi sinsi gülümsetmişti. Yalamayı bırakıp kalktı ve Hasan’ın kucağına oturdu, eliyle yarrağı amının ağzına yerleştirip, tek seferde amının içine aldı. Kucağında yavaş yavaş içinde oynatmaya başladı. Götünü öyle güzel çeviriyordu ki, amındaki yarrağı nerdeyse kıracaktı. Hasan elindeki birayı bırakıp ellerini ablamın götüne götürdü ve dudaklarına yapıştı. Elleri ablamın götünün yanaklarını iyice ayırırken alttan da pompalamaya başladı. Baktığım anahtar deliğinden ablamın kapkara göt deliği tam karşımdaydı…

Yarrak amına girip çıkdıkça ‘Şap, şap!’ sesler çıkmaya baslamıştı. Hasan ablamın götünün yanaklarını iyice kavramış kendine kendine çekiyor, amına köküne kadar sokuyordu. Ablam inlemeye başlamıştı. “Ohhhh, sikkk, durma aşkım, ohhhhh, devam et bu şekilde!” diyordu. Bir süre bu şekilde Hasan’ın kucağında zıplayan ablam yorulmuş, nefes nefese kalmıştı. Birden yarağın üstünden kalktı. Hasan’ın elinden tutarak onu da kaldırdı ve yatağa çaprazlamasına domaldı, tam köşeye gelecek şekilde kafasını yatağa gömdü ve Hadi aşkım, sikmeye devam et!” dedi. O pozisyonda amı kabak gibi arkaya çıkmıştı.

Ablamın arkasına geçen Hasan yarrağını sürterek biraz bekledi ve bir anda aniden kökledi. Ablam, “Ahhhhhh! Hayvan!” diye çığlığı bastı. Hasan ablamın ağzını eliyle kapatıp, “Bağırma orospu, Muhittin uyanacak!” dedi. İçinde biraz bekledikten sonra ağzındaki elini çekti ve iki eliyle belinden kavrayarak sikmeye başladı. Sertçe sikiyor, köküne kadar sokuyordu. Ablam resmen acı çekiyor, “Aşkım, ne olursun dur!” diye yalvarıyordu. Ama Hasan hiç oralı olmadan sikmeye devam ediyordu. Hasan iyice kontrolden çıkmıştı, alkolün de etkisiyle ne boşalıyor, nede yavaşlıyordu, darbeli matkap gibi sikiyordu…

Ablam, “Aşkım, ne olursun yeter artık, götüm çok acıyor, amımı sik!” dediği anda anladım ki Hasan götten girmişti. Ablamın çığlığından ve acıyla inlemesinden bunu anlamam lazımdı. Hasan insafa gelmişti, “Tamam aşkım!” diyerek yarrağını götünden çıkardı. Ablam osurarak yatağa yüz üstü seriliverdi. Biraz öyle yattıktan sonra oflayarak yan döndü. Hasan da ablamın yanına uzandı ve dudaklarına yapıştı. Öpüşürken bile Hasan’ın eli boş durmuyor, ablamın amını okşuyordu. Biraz bu şekilde dinlendikten sonra Hasan ablamı sırt üstü yatırıp bacak arasına yerleşti. Yarrağını ablamın amına soktu, bacaklarını omzuna kaldırdı ve sikmeye başladı. İkisi de deli gibi inliyor, nefes nefese sikişiyorlardı. Ablam zevkten gözlerini kapatmış, kollarını iki yana açmış, tırnaklarını geçirdiği çarşafı koparacakmış gibi asılıyordu…

Bir süre sonra ablam, “Aşkım ben bittim, hadi artık sen de boşal!” deyince Hasan yarağını ablamın amından çıkartıp göbeğine boşaldı. Boşalması bitince de ablamın üstüne yığıldı kaldı. Nefes nefese öylece kalmışlardı. Benim için de artık ordan uzaklaşma vakti gelmişti. Sessizce odama gittim. Seslere göre tekrar banyoya girdiler, sonra Hasan evine gitti…

O günden sonra Hasan benimle artık her gün görüşmek istiyordu. Çoğu zaman birlikte dışarda bir yerde oyurup çay içerken Hasan’ı biri arıyor, kısacık telefon konuşmasından sonra kapatıyordu. Sonra da Hasan bana, “Tertip, benim acil bir işim çıktı, sen bir demlik çay daha söyle, yarım saatte işimi halleder gelirim!” deyip gidiyordu. Tabii ki ablam arıyordu, ben çay bahçesinde beklerken Hasan gidip ablama döşeyip geliyordu!